BHAGAVAT-GİTA’DAN SEÇME İFADELER
Bhagavat Gita nedir?
Bhagavat-Gita Hind’in kutsal destanlarından olan Mahabharata’nın içinde yer
alan adeta ayrı duran kutsal bir metindir. Hindu dinine ait tüm idraki doktrinleri kapsayan ve özümsemiş olan Bhagavat-Gita
günümüzde bile ezoterik metinler arasında en etkileyici ve okuyucuya doğrudan hitap edenidir.
Yazım tarihi hakkında kesin bir bilgi yoksa da İsa’dan birkaç yüz yıl
önce kimliği bilinmez birisi tarafından kaleme alınmıştır.
Destan, kendi akrabalarıyla savaşmak zorunda kalan Arcuna adlı prens kahraman ile
ona bu savaşın gerçekte nefsi ile mücadelesinin bir tecellisi olduğunu fark ettirmeye çalışan O’nun
en yüksek kişiliği Rab Krişna arasında geçen diyaloglara dayanmaktadır.
Gerçekte Arcuna’nın bölünmüş krallıktaki hakkı için meşru bir savaşın
içinde olmasına rağmen içine dolan bencil merhamet onu bu savaştan alıkoymak istemekte, Rab Krişna
ise savaştan kaçmasının hakikatten kaçması demek olduğunu, ruhunu arındırmak için nefsinin
bencil arzu ve tutkularından sıyrılması gerektiğini sürekli vurgulamaktadır.
Bu yönüyle nefse karşı bir savaşa dönük ezoterik doktrinleri olabildiğine alegorik
bir üslup ile anlatmaktadır. Krişna Arcuna’ya ıslarla “vazifesini” hatırlatır;
içine duygusallık, bencillik katılmadan Varoluşu özümseme vazifesini…
1: İhlas:
Özverili çalışma yolunda inançsızca ilerlemeye çalışanlar Bana erişemezler.
Ey düşmanlarını yenen Arcuna; onlar maddesel dünyanın doğum-ölüm çemberine geri dönerler. Ben, tezahür
etmemiş halimle iine girdiğim bütün kozmik evrendeki canlıları kapsarım; onlar Beni kapsayamazlar…
2: Varlık ve yokluk:
Yok olmak diyorsun… kim yok olacak? Her canlı ezelden ebede akan bir ırmak. Ömrümüz
zaman kadar uzun.
Çocuktu bir vakitler, genç olduk… yarın ihtiyarlayacağız. Partal bir libas
gibi atacağız aşınan bedeni, yeni bir bedenle doğacağız.
Mevsimler gelip geçer, renkler, kalıplar değişir. Beyaz bir perdeye vuran gölgeler
gibi sevinç ve kederler.
Yokluktan varlığa geçilemez. Aşılmaz bir duvar var varlıkla yokluk arasında.
Evrenin dokusu ölümsüz. Ölümsüzü kim yok edebilir? Ruh kalıptan kalıba girer, aşınmaz. Başlangıcı
yok ki hayatın sonu olsun. Ne ezelde başlayan yok olur ne ezelde olmayan var olur…
3: Bilge:
Bilge bütün arzulardan soyunan. Zafere dudak büken, bozguna gülen: bilge. Sevmeyen, korkmayan,
kızmayan, kendine yeten: bilge. Güzele kaymamalı bakışın. Beni düşünmelisin yalnız. İçinde
arzular kanatlanmamalı. Azgın bir ihtiras olur arzu…
4: İki Yol:
İki yol var önünde Arcuna… Ya ilme vereceksin kendini ya amele. Kaçış yok
bu kanundan, nafile.
Ne yapsan içindesin oyunun. Amelsiz yaşayamazsın. Hüner arzulara dizgin vurmak, elini
kolunu bağlamak değil.
Bilgi bütün günahları arıtan su. Bilgi bütün günahları yok eden ateş. Bilgi,
huzur limanına götüren kayık.
Bilgiyi gönlünde bulup vahdet sırrına eren, bütün şüphelerinden kurtulur. Şüphe,
bilgisizliğin çocuğu…
5: Keder:
Bilgece sözler söylerken kederlenmeye değmeyecek şeyler için kederleniyorsun. Bilgeler
ne boşa geçmiş bir zamana, ne de kayıp bir yaşama kederlenirler.
Mutluluk ve acıdan etkilenmeyip her ikisinde de sürekliliği aksatmayan, özgürlüğe
kavuşmaya yakındır…
6: İlahi Şuur:
Nefsinin isteklerini yerine getirmekten vaz geç. Geleceğin için kurduğun hayali seneryolardan
vaz geç. Uyandırılmış bilincinin kendi kendini bilen duru haliyle yetin, onunla mutlu ol. Buna ilahi şuura
sıkı sıkıya sarılmak denir…
7: Öfke:
İnsan algılayabildiği objeleri seyrettkçe, dikkatinin giderek objelere takılıp
kaldığı bie eğilim geliştirir. Bu eğilim isteklere neden olur, onlar da öfkeye neden olurlar.
Öfke inanılmaz bir yanılsamaya neden olur. Anımsanan şeylerde yanılmak
kafa karışıklığına ve o da aklın yitirilmesine neden olur. Aklını yitiren kişi
düşer, bayağılaşır…
8:Sorumluluklar:
Kendi özüyle barışık olan mutlu bir kişi için tüm yaşamı, kendini
tanımak ve mükemmelleşmeye çalışmaktan ibaret olanlar için, mutluluklarını yalnızca kendi
özbenliklerinde bulan kişiler için ve kendi kendisiyle dopdolu olanlar için görev diye bir şey yoktur…
9: Maddesel Dünyanın Üç Yansıması:
Gerçek bilgiye göre hareket eden kişi bile özünün doğası dışına çıkamaz.
Çünkü herkes, maddesel dünyanın –kendi seçtiği- üç yansımasından birinin (erdem, tutku, cehalet)
yolundan gider. Bunu görmezden gelmek neye yarar?
Sonsuz canlı doğa ile ilişkiye geçince bu üç ifade şekliyle şartlanır…
10: Yapmak ve Yapmamak:
Hiçbir şey yapmamak içinde bir şeyler yapmak fiilini, bir şeyler yapmak fiili içinde
de hiçbir şey yapmamak fiilini gören kişi akıllıdır ve çeşitli işlerle uğraşmasına
rağmen aşkın boyuttadır.
11: Ruhsal Bilgi:
Ruhsal bilgiyi kurban etmek, sahip olunan objeleri kurban etmekten daha iyidir. Verilen tüm kurbanların
amacı; son tahlilde ruhsal bilgi ışığında faaliyete geçmektir zaten…
12: Üst Ruh:
Üst Ruh olarak Ben; herkesin kalbindeyim…
13: A:
Ben harfler içinde ilk harf A’yım. Birlikte okunan harfler içerisnde ben çift harflerim.
Ben sonsuz zamanım ve yaratıcılar arasında Brahma benim…
14: Seçenekler:
Eğer Yoga yapamazsan faaliyetlerini benim rızam için yap, benim rızam için çalışarak
mükemelleşebilirsin.
Bu şuurla benim için çalışmaya hazır değilsen, çalışmalarının
bütün ürünlerini reddetmeli ve özbenliğine sarılmasın.
Bu şekilde de hareket edemezsen ilimle meşgul ol ve fikirler üret. Ondan daha iyisi tefekkür
yani meditasyondur. Daha da iyisi insanın yaptığı işlerin sonuçlarından vazgeçmesidir. Çünkü
insan iç huzurunu böyle kazanır…
15: Yollar:
Maddesel dünyanın, canlıların felsefesini ve doğanın ifade tarzlarının
etkileşimini kavrayan kişi, her kim olursa olsun kesinlikle kurtulacak ve bu dünyada yeniden doğmayacaktır.
Kimileri üst ruhu tefekküre, meditasyona dalarak, kimileri ilim yolunda ilerleyerek, kimileri de maddesel sonuç almayı
beklemeksizin faaliyette bulunarak tanırlar…
16: Cehenneme Götüren Yollar:
Cehenneme giden üç yol vardır; zavk, öfke ve ihtiras…
17: Karma:
Hak ettiğin sadece karmadır yoksa karmanın meyvesi değil. Hiçbir zaman meyvesini
almak amacıyla bir eyleme girmemelisin, hiçbir zamanda karmadan kaçmamalısın.
Bu dünyada kendini iç dünyasında tesis etmiş biri olarak nefsani bağlılıklar
oluşturmadan, başarıda da başarısızlıkta da itidalini kaybetmeden eylem yap. Yoga, gönlün
kusur bir biçimde itidalli olmasıdır…
18: Aldırmazlık-Eylemsizlik:
Aklın vehimlerden kaynaklanan kargaşayı alt ettiğinde hem duymakta olduğun
hem de duymuş olduğun şeylere karşı manevi bir aldırmazlık haline ereceksin. Fikri kargaşadan
etkilenmediğinde ve aklın tam olarak tek bir noktada odaklandığında kusursuz yoga haline erersin…
19: Arifler ve Karma:
Tüm faaliyetleri nefsani arzulardan ve güdülerden uzak olan ve tüm karması Öz’e ilişkinin
bilginin ateşinde yanıp gitmiş olan kişiye, bilgeler tarafından arif denilir. Karmanın meyvelerine
olan bağlılığı terk etmiş, her daim kanaatkar ve başkalarına bağımlı
olmayan bir halde, karma eylese bile yine karma eylemiş olmaz. Hiçbir beklentisi olmaksızın, gönlü ile bedeni
sarsılmaz bir şekilde kontrol altına alınmış olarak, maldan mülkten feragat ederek ve sadece
bedeni aracılığıyla karma eyleyerek hiçbir günah edinmez…
20: İlahi Aşkla İbadet:
Ben bütün varlıklara aynı gözle bakarım. Benim açımdan insanların değerinin
ne daha az ne de daha fazla olması söz konususdur. Ne ki bana ilahi aşkla ibadet edenler Ben’dedir ve Ben
de onlardayım…
Ramana Samadhi
ramana_samadhi@yahoo.com
(Bu yazı Bhagavat-Gita’nın çeşitli tercümelerinden derlenmiştir.)